Çok Yaşa Allende-3


Utku Beycan 30.06.2023

Serbest Piyasanın En Sade Örneğinde İşlenen İnsanlık Suçları


“Sizlere son defa seslenebiliyorum... Görevimden ayrılmayacağım... Halkın sadakatinin karşılığını canımla ödeyeceğim... Sizlere söylüyorum: Binlerce Şililinin vicdanlarına ektiğimiz tohumların tümüyle yok edilemeyeceğinden eminim ... Toplumsal değişim sürecini durdurmaya ne cürümün ne de zorun gücü yeter. Tarih bizimdir çünkü tarihi halk yazar ...’’ Bunlar, Allende’nin son radyo konuşması sözleriydi. Cunta, Allende’ye öğlene kadar teslim olma çağrısı yapıyor, aksi takdirde sarayın bombalanacağını söylüyordu(1).


11 Eylül 1973’te, önce Allende’nin kendi evi kurşun ve bomba yağmuruna tutuldu(2), ardından 38 taraftarıyla beraber savunduğu başkanlık sarayına 24 roket fırlatıldı. Böylece 41 yıldır demokrasisinde büyük bir kesintiye uğramamış Şili, insanlık tarihinin kara lekelerinden birine tanık oluyordu(3). Önemli tutsaklar (başta Allende’nin sağ kolu ve diplomatik çevrelerce çok sevilen Washington büyükelçisi, başarılı bir ekonomist Orlando Letelier), Pinochet’nin, Magellan Boğazı’ndaki dondurucu soğukta bulunun Dawson Adası’ndaki toplama kampına gönderildiler. CIA raporlarına göre 13500 sivil tutuklandı. Binlerce insan Santiago’daki iki büyük futbol sahasına dolduruldu ve burada ibret olması için işkence gördü ve öldürüldü.


Pinochet’in 1 numaralı generali Sergio Arellano Stark, kurduğu ölüm mangasıyla beraber bir helikopterle hapishaneleri dolaşıp siyasi mahkumları katlediyordu(4). Toplamda 3200’den fazla kişi öldü veya kayboldu, en az 80000 kişi hapse atıldı ve 200000 kişi ülkeden kaçtı. Cansız bedenler yol kenarlarına bırakılıyor, şehir kanallarında yüzüyordu. Tüm bunlar olurken Chicago çocukları, El Mercurio’nun basımevinde kamp kurmuş, ekonomi planları üzerinde çalışıyorlardı. Plan, Friedman’ın şaheseri ‘’Kapitalizm ve Özgürlük’’le çarpıcı benzerlikler taşıyordu(5). Başka bir Chicago çocuğu, ve daha sonra Pinochet’in bakanlarından biri olacak Jose Pinera, ‘’gerçek bir devrim’’ dediği harekete katılarak ‘’özgürlüğe adanmış yeni bir ülke yaratma çalışmalarına yardımcı olmak amacıyla’’ Amerika’dan Şili’ye geldi. Daha sonra Şili’de sosyal güvenlik sisteminin özelleştirilmesini sağlayacak, esin kaynağının da Friedman’ın başyapıtı ‘’Kapitalizm ve Özgürlük’’ olduğunu söyleyecekti(6). Eli kanlı faşist diktatör Pinochet, Sergio de Castro dahil(önce Ekonomi ve Kalkınma, sonra da Maliye Bakanı olacaktı), Friedman’ın okulundan çıkan ve onu akıl hocası olarak kabul eden Chicago çocuklarını üst düzey ekonomi danışmanları olarak atadı(7). Böylece liberallerin çok sevdiği ‘’serbest piyasa=demokrasi’’ savının yalan olduğuna dair en net örneklerden biri de(diğer sayısız örneğin yanında) yaşanıyordu.


Allende’nin Başarılarından Pinochet’in ve Chicago Serbest Piyasasının Başarısızlığına


Günümüzde bir serbest piyasacıya, serbest piyasanın pratikteki bir başarısı veya sosyalizmin hali hazırda yaşadığı bir fiyaskoya dair bir örnek sorarsanız, çoğunlukla Amerika, Fransa veya İngiltere gibi uzun emperyalizm geçmişlerine sahip bir ülkenin; Küba, Kuzey Kore, Venezuela veya (bazen de)Vietnam gibi ambargo altındaki küçük ada ülkeleriyle kıyaslandığına şahit olursunuz. Başlı başına tarihe bilimsel bakmaktan bu denli aciz bir argüman bile, elde sığınılacak fazla bir liman olmadığı anlamına gelmektedir. Oysa tarihte neyin başarılı, neyin başarısız olduğunu anlamanın iyi yollarından biri, aynı ülkenin yakın tarihlerde uyguladığı iki farklı sistem sırasındaki koşullarını karşılaştırmaktır.


Şili, bu bağlamda ele alınabilecek sağlam örneklerden biridir. Allende sosyalizmi sırasında ekmek, süt ve ulaşım, bir kamu işçisinin ücretinin %17'si kadardı(8). Eğitim ve sağlık sistemi kıtanın en iyisiydi(9). İşsizlik %3’tü(10). Allende dönemi enflasyon, karşı devrimci hareketlerin etkisiyle rekorunu 1972’de kırdı ve bu rekor Pinochet döneminin yarısıydı; yani %163’tü(11).


Pinochet geldiğinde yaptığı ilk işlerden biri, kapıları yabancı ithalata ardına kadar açmak oldu. Hükümet harcamalarında hemen %10 kesinti yapıldı. 1975'te %27'lik bir azaltma daha yapıldı ve 1980'e gelindiğinde kamu harcamaları, Allende döneminin yarısına inmişti. 500 kadar şirket ve banka özelleşti(12).


1974'te enflasyon %375'e yükseldi. Bu, Dünya'daki en yüksek orandı, ve Allende dönemi enflasyonunun iki katıydı(13).Bu oran, Pinochet'in iplerini elinde tutan Friedman'ın öğrencisi Andre Gunder Frank'e göre %508'dir. Kitlesel işten çıkarmalar ve sefalet kol geziyordu. Chicago çocuklarını cunta tezgahının içine çeken Saenz bile, durum için ‘’ekonomik tarihimizin en büyük başarısızlıklarından biri’’ yorumunu yapıyordu(11).


Tüm bunlara rağmen 1975 Şili ziyaretinde Friedman, Santiago’da büyük bir misafirperverlikle karşılanmış, ve Pinochet’le özel bir görüşme yapmıştı. Görüşmeden onyıllar sonra Pinochet’in ekonomi modeline olumlu yaklaştığını ifade etmekten de utanmamıştı(14). Friedman Pinochet’e, onun ekonomik kararlarına övgüler düzdüğü bir mektup yolladı, ve serbest piyasaya ne kadar hızlı geçerse, işsizliğin ve enflasyonun da o kadar hızlı azalacağını iddia ediyordu. Pinochet, Friedman’ın önerilerinin dinlendiğine ve bu yolda ilerlendiğine dair bir cevap mektubu yolladı, ve işleri hızlandırmak için Sergio de Castro’yu Maliye Bakanı yaptı(15).


Kriz ise yıllar boyu devam etti. 1973'le 1983 arası 177000 sanayi işçisinin işten çıkarıldı. 1980'lerin ortalarında sanayinin ekonomideki oranı, 2. Dünya Savaşı sırasında görünen oranlara düştü(12). Şili ekonomisi %15 küçüldü ve işsizlik %20'ye(Allende dönemindi %3’tü) çıktı. Bu, o zamana kadar Şili’de duyulmamış bir orandı(10). Artık ortalama bir gelirin kabaca %74'ü sadece ekmek almaya gidiyordu(16).


Batı dünyası, Pinochet’in fiyaskosunu bir başarı gibi göstermekte ısrarcıydı. New York Times 2006’da Pinochet’in, batık bir ekonomiyi Latin Amerika’nın en başarılı ekonomisine dönüştürdüğünü yazıyor, Washington Post ise yaşananları ‘’mucize’’ olarak tanımlıyordu(17).


Gerçekte ise Şili, Pinochet’in ekonomi politikasını ters yönde değiştirmesiyle tekrar yaşanacak bir ülke haline gelmişti. 1980'lerin ortalarında hiper-enflasyon baş göstermiş, kamu borçları patlamış(14 milyar dolar borç vardı), işsizlik %30'a merdiven dayamıştı; yani Allende döneminin 10 katıydı. Pinochet'in aklı başına geldi, ve Allende’yle aynı şeyi yapmaya, ulusallaştırmalara başladı. Hükümeti elinde bulunduran tüm Chicago çocuklarını (Sergio de Castro dahil) attı. Bunların bazıları yolsuzluk soruşturmalarıyla karşı karşıya kaldı(18).  Böylece Şili ekonomisi, 1988'de, darbeden 15 yıl sonra yeniden istikrara kavuştu. Bu haliyle bile nüfusun %45’i hala yoksulluk sınırının altındaydı. Halbuki Şili nüfusunun en zengin %10’unun gelirleri, %83 atmıştı(19).Oysa Friedman'a göre kriz, sadece aylar sürecek, ardından tarihe gömülecekti.


Gözden Kaçan Mesele; Project Cybersyn


Project Cybersyn, önemi sıklıkla gözden kaçan bir projedir. Allende döneminde Şili, ekonomi planlarının oluşturulması sürecini hızlandırmak için, teknolojiyi etkin biçimde kullanma projesi geliştirmişti. Bunun önemini kavramak için iktisat Tanrı’sı Korkut Boratav’ın, aynı zamanda doktora tezi olan ‘’Sosyalist Planlamada Gelişmeler’’ kitabı okunabilir. Kitaptan çıkarılacak sonuçlardan biri şudur; Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çöküşünün temel nedenlerinden biri, bürokrasi merkezli planlama modelinin, dönemin teknolojisi ile çok hantal kalmış olmasıydı. Kalkınma planlarını oluşturmak çok uzun zaman alıyordu. Bu sorunu çözme girişimleri, zamanla doğrudan veya dolaylı olarak(ve bürokrasiyi de körükleyerek), daha büyük sorunlara yol açtı. Yani sosyalist planlamanın yeterli hızda yapılması, sosyalizmin devamlılığı için şarttır.


Project Cybersyn, dört modülün bir ana bilgisayara bağlanmasıyla işleyen, hızlı planlama kararı alınmasını sağlayacak bir projeydi. Projeye öncülük eden, Fernando Flores adlı genç bir Şilili mühendis ve Stafford Beer adlı İngiliz bir siber bilişimciydi. Birlikte kurdukları mühendis ekibiyle, fabrika üretim verilerine ve bir dizi bilgisayar tabanlı araca günlük erişim sağlayacak bir program geliştirdiler. Hükümet, bu verileri gelecekteki ekonomik davranışları tahmin etmek için kullanacaktı(20).


Doktorasını MIT’de yapmış, Indiana’da ve Princeton’da okumuş akademisyen Eden Medina, bu teknoloji için şunları söylüyordu; ‘’Çoğu insan bilgisayar teknolojisini İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkan bir şey olarak düşünür. Şili gibi bir Latin Amerika ülkesinin bu kadar iddialı ve benzersiz bir bilgisayar teknolojisi uygulamasına sahip olduğunu görmek şaşırtıcı.’’ Medina’ya göre bu, ustaca bir çözümdü. ’’Toplanıp yayımlanması bir yıl süren ekonomik veriler artık iki günlük gecikmeyle her gün hükümete ulaşıyordu.’’


Medina, Allende Şili’sinin 1972 Ekim grevinden sağ çıkmasında projenin yerini de anlatıyordu; ‘’ Ekim 1972'de, hükümeti devirmeye çalışan büyük bir kamyon şoförü grevi oldu. Devlet nasıl ayakta kaldı? Kısmen hayatta kaldılar çünkü hangi yolların kapatıldığını, hangi kamyon şoförlerinin hükümete sadık olduğunu, yedek lastiklerin nerede bulunduğunu öğrenmelerine izin veren ülke çapında bir teleks ağı kurmuşlardı ...(21).’’


Allende işte bu şekilde, Sovyetlerin yıkılmasının baş etkeniyle ilgili problemi Şili özelinde çözmüştü.


Allende, belki Sovyetleri yıkan sorunun çözümünü bulmuştu, fakat Allende’nin kalıcı olamamasını sağlayan sorunun çözümü de Sovyetlerdedir. Devrimci mücadelesini demokratik sınırların ‘’fazla dışına taşmadan’’ verme çabası, Allende’nin ömrünün fazla uzun olmamasını sağladı. Sovyetler, bu sorunu köklü ve topyekün bir devrimci mücadele vererek çözmüştü.


Öyle veya böyle Allende, Şili tarihine bir halk kahramanı olarak adını yazmış, sosyalizmin tohumlarını Şili’ye, kökleri asla tam olarak kazınamayacak şekilde ekmiştir. Dünya sosyalist hareketinin yapması gereken, Dünya tarihindeki sosyalizm deneyimlerini birbirine harmanlayarak ve bunları geliştirerek devamlılığı olan bir sosyalizm modeli ortaya çıkarırken, Allende ve Şili’nin zengin deneyimlerini de dikkate almak, ondan ders çıkarmaktır.


Çok yaşa Allende!


Kaynakça:


1: Joan Jara, Yarım Kalan Şarkı; Victor Jara, Versus Yayınları, 1. Baskı(2010); sf 269


2: A.g.e, sf 270


3: Naomi Klein, Şok Doktrini, Agora Yayınları, 2. Basım(2015); sf 100


4: A.g.e, sf 101


5: A.g.e, sf 102


6: A.g.e, sf 103


7: A.g.e, sf 104


8: A.g.e, sf 112


9: A.g.e, sf 81


10: A.g.e, 110


11: A.g.e, sf 106


12: A.g.e, sf 109


13: A.g.e, sf 105


14:A.g.e, sf 107


15: A.g.e, sf 108


16: A.g.e, sf 111


17: A.g.e, sf 113


18: A.g.e, sf 114


19: A.g.e, sf 115


20: https://jacobin.com/2015/04/allende-chile-beer-medina-cybersyn/


21: https://web.archive.org/web/20090910060602/http://newsinfo.iu.edu/web/page/normal/11088.html