Çok Yaşa Allende-1


Utku Beycan 25.06.2023

114 yıl önce bugün doğan sosyalist Şili başkanı Allende, ABD destekli faşist bir darbeyle devrilmişti. Teslim olarak, tutuklanarak veya kaçarken yakalanarak değil, darbe ordusuna karşı korumalarıyla beraber, Fidel’in ona hediye ettiği kalaşnikofla çatışarak öldü. Ne ABD, ne de kuklası Pinochet cuntası onun Şili üzerindeki etkisini, ve halkının ona duyduğu kahraman sempatisini sonlandırabildi. Öyle ki; Şili’de anayasanın ve başkan Sebastian Pinera’nın değişmesini sağlayan devrimci ayaklanmalardan sonra Şili halkı geçen yıl, adeta kendisini yeni Allende olarak tanıtan Gabriel Boric’i başkan seçti.


ABD’yi ve sermaye çevrelerini darbeye iten sebepler; Allende sosyalizminin gösterdiği başarılar, çokuluslu şirketlere karşı kamulaştırmalarla aldığı halkçı tutum, sermayenin karlarını kaybetme korkusuydu. Ayrıca Allende yavaş yavaş sağlıksız bir hale gelmeye başlamış Sovyet sosyalist modeline karşı da sosyalizm sınırları içerisinde bir alternatif yaratmıştı. ABD şirketleri Güney Amerika’da yeni bir trendin ortaya çıkmasından, ve astronomik karlarının bir kısmını kaybetmekten korkmaktaydılar. 1968’de ABD’nin toplam dış yatırımının %20’si Latin Amerika’daydı. Bölgede ABD firmalarına bağlı 5436 kuruluş vardı ve ABD, son 50 yılda Şili madenlerinden 6.2 milyar dolar kar etmişti(1).


Yeni Kahramanın Doğuşu


Allende, başkanlığı aldığı 1970 seçimleriyle beraber, toplam 4 kez (1952, 1958, 1964 ve 1970 seçimleri) başkan adayı olmuştu. Ciddi bir aday olarak ortaya çıkışı ise, muhtemelen 1964 seçimleriydi. Bu seçimlerden önce Şili halkına, Allende seçilirse Şili’nin Sovyet ‘’imparatorluğunun’’ bir parçası olacağı, Şilili çocukların ailelerinden koparılacağı propagandası pompalanmaya başlamıştı. Santiago, başkanlık sarayına giren Rus tanklarının ve ağlayan çocukların olduğu afişlerle bezenmişti(2). Yıllar sonra CIA yöneticisi William Colby, Allende’nin seçimdeki rakibi Eduardo Frei’ye ABD tarafından yüklü miktarda maddi destek sağlandığını itiraf etti. Bu CIA’in Allende’ye karşı ilk müdahalesiydi(3).


Uluslararası istihbarat teşkilatları, Şili ve ABD’ye bağlı sermaye çevreleri ve bunlara bağlı hareket eden ‘’muhaliflere’’ karşı fazla maddi olanağı olmayan Allende’nin elinde iki silah vardı; örgütlü bir gönüllü dayanışması, ve sanat. Küba devriminden sonra Latin Amerika’daki egemen sınıflar, Marksizme karşı çokuluslu şirketler ve ABD’yle safları sıklaştırmıştı, ve savaşın verildiği alanlardan biri de sanat ve kültürdü. Medya Amerikan yaşam tarzını, Amerikan pop müziğini, Amerikan pembe dizileri ve Hollywood filmlerini gündelik yaşama pompalıyordu. Şilili efsane Victor Jara’nın eşi Joan Jara, yazdığı biyografide o yıllarda ABD’nin Şili’de sanatı ve kültürü tekeline almış olmasını şöyle anlatıyor; ‘’Şilili şarkıcılar başarıya ulaşmak için isimlerini Amerikanlaştırmak zorunda kalıyorlardı… sarışın ve yanki görünüşlü olmaları anında başarı demekti. Ticari istasyonlardan yerellerine kadar radyoların büyük bölümü, ticari şirketlerin veya arazi sahiplerinin elindeydi(4).’’ Victor Jara’nın yorumu ise daha edebi ve etkileyiciydi; ‘’Kültürel işgal, bizi kendi güneşimizi, göğümüzü ve yıldızlarımızı görmekten alıkoyan bol yapraklı bir ağaç gibi. .. Yani başımızın üstündeki göğü görebilmemiz için bu ağacı kökünden sökmemiz gerekiyor(5)..’’.


Olanakları kısıtlı solun lideri Allende, ABD’nin işte bu denli egemen olduğu bir alanı ona karşı kullanmak zorundaydı. Seçim müziği olarak Victor Jara veya Angel Para gibi gönüllü destekçilerinin yaptığı halk şarkılarını kullanıyor(6), Şili Üniversitesi Tiyatro Enstitüsü (ITUCH) Brecht’in Marksist oyunu ‘’Kafkas Tebeşir Dairesi’ni’’ sahneleyeceği zaman bütün ihtimalleri göze alıp kumpanyaya bizzat desteğini kuliste sunuyordu(7). Duvarlarda, seçimdeki rakipleri Frei ve Alessandri’nin özenle hazırlanmış afişleri varken, Allende’nin görsel tanıtımı, destekçilerinin eliyle çizdiği resimlerle yapılıyordu(8).


Seçimin kazananı, CIA’den aldığı ödenekler ve klasik sosyal demokrat vaatlerle Frei olmuştu, fakat Frei’nin asıl rolü, gerçek bir devrime karşı bir set oluşturmaktı. Daha konforlu konutlar, enflasyona karşı önlemler, ekonomi ve tarım reformu gibi vaatleri birer birer başarısızlığa uğruyordu. Frei iktidarında polisin, El Salvador’da bir sendika binasında katliam gerçekleştirmiş olması da cabasıydı(9).  Frei hükümetine karşı hoşnutsuzluğun büyümesi uzun sürmedi. Kendi partisi Hristiyan Demokrat Parti’nin ilerici üyeleri de buna dahildi. 1967’de, sağcı ve seçkin Katolik Üniversitesi bile bir üniversite reformu talebiyle çalkalanıyordu(10). Ki bu üniversite, 1956’da başlayan öğrenci değişim programıyla birlikte, serbest piyasacılığın peygamberi Friedman’ın okulu ve serbest piyasacılığın Kabe’si olan Chicago Üniversitesi’nin uzantısı gibi hareket eder olmuştu. Programın fikir babaları, Şili’deki ABD Uluslararası İşbirliği Yönetimi(USAID) Başkanı Albion Patterson, ve Chicago Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Theodore W. Schultz’du(11). Finansmanı ise Ford’du(12).


1968’de öğrenci hareketi Şili Üniversitesi’ne de sıçradı. Fakülteler, değişim isteyen öğrenci ve öğretmenler tarafından işgal ediliyordu. Paris’ten ve diğer ülkelerin öğrencilerinden dayanışma telgrafları geliyordu. Hareket, en sağcılar hariç herkesi birleştiriyor, liderliği ise komünistler yapıyordu(13).


Hareket Ekim’de başarıya ulaştığında, Victor Jara ve Quilapayun gibi sosyalist sanatçılar da ABD hegemonyasının kültür üzerindeki tekelini yavaşça kırmaktaydı. Onlara ilgi artmıştı, ve sosyalist halk sanatçıları, bu hareketle beraber ciddi bir öğrenci kitlesine erişir olmuştu(14).


9 Mart 1969 günü, Şili’de devrim ateşini körükleyen başka bir olay daha yaşandı. 250 silahlı polis, taleplerinin duyulması için bir toprak ağasına ait bir araziyi işgal eden, 91 ailelik sefil ve evsiz köylü grubuna saldırdı. Saldırı emrini İçişleri Bakanı Edmundo Perez Zucovic vermişti. Polis, köylülere gözyaşı bombaları atmış, makineli tüfeklerle yaramış, yaşadığı saz kulübeleri yakmıştı. Biri dokuz aylık, sekiz köylüyü öldürmüş, çoğu köylüyü yaralamıştı. Olay, tarihe Puerto Montt(olayın yaşandığı yer) Katliamı olarak geçti(15). Katliama yapılan protestolarda polisle şiddetli çatışmalar yaşanmıştı. Özellikle 13 Mart’taki protesto yürüyüşünde kalabalık muazzamdı. Şili’de devrim rüzgarları esiyordu(16).


Allende’nin liderliğindeki koalisyon Unidad Popular, ilkeleri konusunda netti. Doğal kaynaklarda(özellikle ABD’nin elindeki bakır madenlerinde), bankalarda ve önemli sanayi tekellerinde kamulaştırmalar yapılacak, çocuk başına günde yarım litre süt dağıtılacak, ücretsiz sağlık ve eğitim hakkı tanınacak, yaşamaya elverişli konutlar inşa edilecek, Küba ile ilişkiler yenilenecekti. Buna rağmen Unidad Popular, başkan adayını oldukça geç(Hristiyan Demokratlar’ın Tomic’i aday göstermesinden ve eski milliyetçi başkan Alessandri’nin bağımsız adaylığını açıklamasından sonra) açıkladı(17).


Şili, Latin ülkeleri arasında, demokrasinin en saf haliyle uygulanıp sürdüğü ülkelerden biriydi. Bu yüzden, 69’daki aşırı sağcı General Viaux liderliğindeki darbe girişimi, şaşkınlık vericiydi. Bu darbe başarısız oldu, ve darbenin bastırılmasında en büyük etki Şili’deki sendikaların girişime karşı genel greviydi. Bu olay, zaten son yıllarda körüklenen sınıf bilincini iyice pekiştirmişti(18). Sonunda, Unidad Popular başkan adayını açıkladığında, seçime sekiz ay kalmıştı. Allende’nin elindeki iki silahı(sanat ve örgütlü halk desteği) çok etkili kullanması gerekiyordu. Unidad Popular’ın etkinliklerinden sorumlu Yerel Kampanya Komiteleri, profesyonel danışmanlardan değil, tamamen gönüllülerden oluşuyordu. Kitle seferberliğiyle hareket eden bu komitelerden binlerce kurulmuştu(19).


Bir başka propaganda yöntemi, boş duvarlara basit sloganlar yazmaktı. Sloganları yazan gruplara ‘’brigadas’’ deniyordu. Faşist çetelerin ve polisin tehdidi altındaki bu gruplar, zamanla bir harekete dönüştü. İşler büyüdüğünde basit sloganlara estetik duvar resimleri eşlik eder oldu. Artık Unidad Popular’daki her partinin kendi brigadas tugayları vardı(20).


Belki de devrim sürecinin hazırlanması zincirinin son halkası, bu aylarda eklendi. Zengin arazi sahipleri ve onlarla kol kola olan faşist çeteler, Arjantin’den silah kaçırıyorlardı. Frei hükümeti, onlara karşı etkili olamıyordu. Şiddet karşıtı protestolarda 18 yaşındaki bir genç öldürüldü ve cenazesi, dev bir mitinge dönüştü(21).


Kaynakça


1: Naomi Klein, Şok Doktrini, Agora Yayınları, 2. Basım(2015); sf 85


2: Joan Jara, Yarım Kalan Şarkı; Victor Jara, Versus Yayınları, 1. Baskı(2010); sf 93


3: https://www.nytimes.com/1974/09/08/archives/cia-chief-tells-house-of-8million-campaign-against-allende-in-7073.html


4: Joan Jara, Yarım Kalan Şarkı; Victor Jara, Versus Yayınları, 1. Baskı(2010); sf 97


5: A.g.e; sf 142


6: A.g.e, sf 98


7: A.g.e, sf 92


8: A.g.e, sf 108


9: A.g.e, sf 115


10: A.g.e, sf 142


11: Naomi Klein, Şok Doktrini, Agora Yayınları, 2. Basım(2015); sf 78


12: A.g.e, sf 80


13: Joan Jara, Yarım Kalan Şarkı; Victor Jara, Versus Yayınları, 1. Baskı(2010); Sf 143


14: A.g.e, sf 144


15: A.g.e, sf 146


16: A.g.e, sf 147


17: A.g.e, sf 161


18: A.g.e, sf 162


19: A.g.e, sf 164


20: A.g.e, sf 165


21: A.g.e, sf 169