İŞÇİLERLE DAYANIŞTIĞI VE DEPREM BÖLGESİNE GİTTİĞİ İÇİN İŞTEN ÇIKARTILAN SERKAN YILMAZ İLE KONUŞTUK
Kahramanmaraş ve Gaziantep’te meydana gelen depremler sonucu, 45 binden fazla insanımız hayatını kaybetti. Türkiye’nin dört bir yanından gönüllüler, depremzedelere yardım etmek için deprem bölgelerine akın etti. Talha Nakliyat bünyesinde LC Waikiki deposunda şoför olarak çalışan Serkan Yılmaz da deprem bölgelerine yardıma gitmişti. Yılmaz, 5 gün boyunca bölgede bulundu. İnsanlara yardımcı oldu, hayatlar kurtardı, cesetler çıkardı… Döndüğünde ise, çalıştığı firma tarafından tebrik edileceğine, uydurma gerekçelerle işten atıldı.
Depremzedeler ile dayanışma gösterdiği için işinden atılan tek işçi Serkan Yılmaz değil elbette. Kamuoyunda ve sosyal medyada bu anlamda onlarca şey duyuyoruz. Serkan Yılmaz, yaşadığı mağduriyete son vermek isterken, bu işçilerin de sesi olmaya gayret ettiğini söylüyor. 20 Şubat’ta işten atılan Yılmaz, atıldığı günden bugüne her gün direniyor. “Bizim dayanışmamız, patronların servetinden daha büyük” diyen Yılmaz ile süreci ve yaşadıklarını konuştuk:
Ben 2018’den beri Talha Nakliyat bünyesinde LC Waikiki’nin nakliye işlerini yapıyordum. Bu iki firma, iş ortağı. Aralarında yakın akrabalık ilişkileri de mevcut. Talha Nakliyat’ın sahibi ile LC Waikiki’nin sahibi kardeş. Çalıştığım süre boyunca depolarda haksızlıklara karşı ses çıkaran bir işçiydim. Sadece kendi yaşadıklarımı değil, bu zamana kadar kime haksızlık yapılmışsa, onları dile getirmeye, itiraz etmeye çalıştım.
2023 yılı zam ayında işçilerle beraber bir birlik kurmuştum. Arkadaşlarım, işveren karşısında beni sözcü olarak seçmişti. Kurduğumuz bu birliğin talepleri vardı. Maaşlarımızın asgari ücretin üzerinde, 12 bin lira olmasını istemiştik. Taleplerimizi işverene ilettiğimizde, beni tehdit etmeye başlamışlardı. “Sen neden işçilerle bir araya geliyorsun? Eğer bir sıkıntınız varsa, fazla mesai yazalım” diyorlardı. Biz ise hakkımızı savunuyorduk.
Dediğim gibi, hep işçilerin, ezilen insanların yanında olmaya gayret ettim. Mesela, bir süre önce Esenyurt LC Waikiki deposunda çalışırken 46. maddeden yani “hırsızlık” iddiasıyla işten atılan 7 temizlik işçisinin de, orada çalışmamama rağmen hep yanında olmaya çabaladım. Bu onursuzluğu kabul etmeyerek işçilerin basın açıklamalarına katıldım. Hem de kendi çalıştığım yerde, bu işçilerle dayanışma örmeye gayret ettim. Süre boyunca patronların gözünde hep sivrildim, deyim yerindeyse “göze battım”.
Deprem felaketi yaşanmıştı. 6 Şubat’ta depo müdürüne deprem bölgesine gitmek istediğimi ilettim. O da olumsuz yanıt verdi. Daha önce çalıştığım işlerden dolayı matkap, hilti gibi malzemeleri kullanabiliyordum. İlk yardım eğitimim de var. Depremde çaresiz hale düşen insanlara yardımcı olabileceğimi düşünüyordum. Felaketin üzerinden 3 gün geçtikten sonra, mesai bitiminde, bölgeye gitme konusunda ısrarcı davrandım. İşveren de bu tavrım üzerine kabul etmek zorunda kaldı. Şimdi kamuoyunda deprem bölgesiyle dayanışma içerisinde olduklarını dile getiriyorlar! Oraya çalışanlarını yolladıklarını söylüyorlar. Bunu yaptılarsa çok güzel ancak bana 10 günlük “ücretsiz izin” kağıdı doldurmuşlardı. Böyle bir kötülükle karşılaşacağımı bilmediğimden, o kağıdın bir örneğini almamıştım. Benim hatam.
Yaşadıklarımız gerçekten de zor. Ben insanların canını kurtarmaya giderken, şirketin yöneticisi benimle dalga geçer gibi, “İnsanları kurtarmaya mı diyorsun yoksa çalmaya mı?” gibisinden bir laf etti. Ben de çalmaya gitsem üzerimde seninki gibi kaliteli bir mont olur, şeklinde cevap vermiştim.
Bölgeye gittim, enkazlarda çalıştım, soğukta kaldık. Hastalandım. İş yerine geldiğimde ise işverenlerin beni övmesi gerekirken, suratları beş karıştı. Mesaimin ikinci gününde, şirketin genel müdürü ile arasının çok iyi olduğunu, sık sık telefonla onunla görüştüğünü bildiğim bir işçiyi üzerime saldılar. Olay da şu: Nakliyat arabalarını rampaya yerleştirirken, normalde ilk benim arabamın girmesi gereken yere hızlıca bu girdi. Haliyle de bir kazaya sebep oldu. Kendisine neden böyle davrandığını sordum. Hemen hakaret etmeye, üzerime yürümeye başladı. Eline aldığı palet parçasıyla bana saldırdı. Kendisine ne vurdum ne de hakaret ettim. Mağdur olan benim. Darp raporu aldım. Çalıştığım yerde şahitlerim ve kamera kaydı da var. Firma çıkarsın bu kaydı. Kamuoyu izlesin…
Daha önce kavga edenler olmuştu. Hiçbirisinin bu zamana kadar işten çıkarıldığını bilmiyorum. Ben ise yaşadığım olayın mağduru iken, sanki ben kavga etmişim gibi bir algı yaratarak, kamuoyunda da bu anlamda ifadeler-açıklamalar öne sürerek insanları manipüle ediyorlar. Mağdur edilen benim, darp edilen benim, işten çıkartılan da ben oldum.
Bunun bahane olduğu zaten çok açık. Benim asıl işten çıkarılma sebebim ise tahmin edileceği üzere, hakkını arayan bir işçi olmam, dayanışmacı bir insan olmamdır. Bunu herkesin bilmesini istiyorum.
Kamuoyunda LC Waikiki’nin ve Talha Nakliyat’ın açıklamaları var. İnsanlar onu da okusun, benim ifadelerimi de dinlesin. Kimseye körü körüne bir tarafa inansınlar demiyorum. Eleştirel davransınlar ancak ben yeniden söylüyorum, ellerinde maddi deliller mevcut. Çıkarsınlar bu kamera kayıtlarını, ifadeleri, herkes görsün kim haklı kim haksız…
Onların milyonları, serveti var. Ben ise sadece bir işçiyim. Ancak ben, bizim dayanışmamızın onların servetinden daha büyük olduğuna eminim.
Çocuklarımın haklarını onlara yedirmeyeceğim. Bu süreçte dayanışmaya çok ihtiyacım var. Cuma günü de akşam saat 20.00’da bir Twitter Hashtag eylemi yapacağım. Ayrıca mağaza mağaza gidip, insanlara sesimi duyurmaya çalışıyorum. Bana destek olursanız çok sevinirim. Bana ses olduğunuz için de size çok teşekkür ediyorum.