Tüm Ülkelerin Proleterlerine (Alman Spartakistlerin Manifestosu)



Proleterler! Kadın ve Erkek Emekçiler! Yoldaşlar! Devrim Almanya'ya girmiş bulunuyor. Dört yıldan beri sermayenin kan uğruna mezbahaya sürülen asker kitleleri, dört yıldan beri iliklerine dek sömürülen, açlıktan kıvranan işçi kitleleri ayaklandı. Prusya militarizmi, bu en korkunç baskı aygıtı, insanlığın bu başbelası, yerlerde paramparça edilmiş uzanıyor. Prusya militarizminin en öndeki temsilcileri, dolayısıyla bu savaştan en başta sorumlu olan Kayzer ve Veliaht ülkeden kaçtılar. Heryerde işçi ve asker konseyleri oluşturuldu.


Tüm ülkelerin proleterleri, biz, Almanya'da tüm iktidarın gerçekten emekçi halkın eline geçtiğini, proleter devrimin şimdiden tam zafer kazanmış olduğunu söylemiyoruz. Hükümet hala, 1914 Ağustos'unda bizim en değerli varlığımızı, Enternasyonali terk eden, dört yıl boyunca Alman işçilerine ve Enternasyonale ihanet eden sözde sosyalistlerin elinde.



Ama, tüm ülkelerin proleterleri, şimdi size seslenen Alman proletaryasıdır. Sizinle onun adına konuşmağa hakkımız olduğuna inanıyoruz. Bu savaşın ilk gününden itibaren cani hükümetimize bütün gücümüzle karşı çıkarak ve onu gerçek savaş suçlusu damgasıyla dağlayarak, enternasyonalistlik görevimizi yerine getirmeğe çalıştık.



Şimdi, şu anda, tarih önünde, Enternasyonal önünde, Alman proletaryası önünde haklı çıktık. Kitleler bizi coşkuyla benimsiyor. Gittikçe daha fazla sayıda proleter, kapitalist sınıf egemenliği için hesap anının geldiğini kavrıyor. Bununla birlikte, Alman proletaryası bu büyük görevi kendi başına yapamaz. Alman proletaryası yalnızca, tüm dünya proleterlerinin desteğine başvurarak döğüşebilir ve zafere ulaşabilir.


Savaşan ulusların yoldaşları, durumunuzun farkındayız. Hükümetlerinizin, savaşı kazanarak, birçok toplumsal tabakaların gözünü zaferin yüzeydeki yaldızlarıyla kamaştırdığını çok iyi biliyoruz.


Ama bildiğimiz başka şeyler de var. Sizlerin ülkesinde de, kanını ve varlığını en çok kurban edenin proletarya olduğunu, proletaryanın dehşet verici bir boğazlaşmadan dolayı yorgun düştüğünü, evlerine dönen proleterterin yokluk ve sefaletle karşılaşırken, milyarların bir avuç kapitalistin elinde yığıldığını biliyoruz. Proletarya, sizin hükümetlerinizin de savaşı para babaları uğruna sürdürdüğünü kavramıştır ve daha da kavrayacaktır. Ve proletarya, hükümetlerinizin “hak ve uygarlıktan”, “küçük ulusların himaye edilmesinden” sözederken, tıpkı bizim hükümetimizin “Anavatan savunmasından” dem vurması gibi sermayenin kârını kastettiğini kavrayacaktır. Proletarya, bu sözüm ona “adil” barışın ve “Milletler Cemiyeti”nin, Brest-Litowsk barışı gibi, aynı soygun temeline dayandığını kavrayacaktır. Her iki barışda da sözkonusu olan, aynı utanmazca hırs, aynı baskı arzusu ve öldürücü silahların vahşi gücünü en fazla çıkar sağlamak uğruna kullanmak için gösterilen aynı kararlılıktır.


Her ulusun emperyalizmi “karşılıklı anlayış” diye birşey tanımamaktadır. Emperyalizm, yalnızca bir tek yasa bilir: kapitalist kâr; yalnızca bir dilden anlar: kılıç; yalnızca bir araç tanır: kaba güç. Ve sizin ülkeniz gibi bizim ülkemizde de emperyalizmin bugün dilinden düşürmediği “Milletler Cemiyeti”, “silahsızlanma”, “küçük ulusların hakları”, “tüm ülkelerin kendi kaderlerini tayin etmesi” gibi sözler, alışılagelen yalanlardan ve yöneticilerin proletaryayı uyutmak için ninni diye söylediği boş sözlerden başka birşey değildir.



Bütün ülkelerin proleterleri! Bu savaş, en sonuncu savaş olmalıdır! Öldürülen oniki milyonu kurban verdik bu savaşta, çocuklarımızı, insanlığı kurban verdik fazlasıyla.


Avrupa bu acımasız savaşın yıkıntıları içinde. Emperyalist cinayetin iğrenç sahneleri oniki milyon insanın cesediyle kaplı. Gençliğimizin çiçeği, halkların en iyi insanları kılıçtan geçirildi. Ölçülemiyecek bir üretkenlik yok edildi. İnsanlık, tarihte eşi olmayan bu kandökümünün sonucunda, artık kan dökmeğe son vermiştir. Yenilen kadar yenen de uçurumun kenarına gelmiştir. İnsanlık korkunç bir açlık, tüm üretim mekanizmasının durması, salgın hastalık ve soysuzlaşma tehdidiyle karşıkarşıya.



Ve bu dehşet verici anarşinin, bu dizginlerinden boşanmış kaosun büyük suçlusu, hakim sınıflar değil mi?


Onlar, başıboş bıraktıkları güçleri denetleme yeteneğinden yoksun. Dünya savaşı cehennemini kapitalizm canavarının kendisi çağırdı. Ama şimdi onu defedemiyor, gerçek düzeni yeniden kuramıyor; işkenceden geçen insanlığa ekmek ve iş, barış ve kültür, adalet ve özgürlük sağlama yeteneğinden kapitalizm yoksundur.


Hakim sınıfların barış ve adalet adı altında hazırladıkları şey, yalnızca, kaba gücün başka bir kullanımıdır; bunun ardında yeni kanlı savaşların, baskı ve kin canavarımn binbir başı uzanıyor.



Barışı sürdürmeyi yalnızca sosyalizm başarabilir, insanlığın yaralarını yalmzca o sarabilir, savaşın kıyamet atlıları tarafından çiğnenen kurak tarlalarının çiçek açmasım yalnızca o sağlayabilir. Yokedilen üretkenliği on kat daha fazlasıyla yalnızca sosyalizm yeniliyebilir, insanlığın tüm bedensel ve tinsel enerjisini yalnızca o uyandırabilir, kin ve anlaşmazlığın yerini kardeşçe dayanışmanın, uyum ve her insana karşı duyulan saygının almasını yalnızca sosyalizm sağlayabilir.


Tüm ülkelerin proleterlerinin temsilcileri bir kez sosyalizm bayrağı altında el sıkar sıkmaz, barış birkaç saat içinde erişilebilecek bir sorun olacaktır. Ren nehrinin sol yakası, Mezapotamya, Mısır yada sömürgeler üzerine anlaşmazlıklar olmayacak. Tek bir halk olacak yalnızca: her ırk ve dilden emekçiler. Tek bir yasa olacak: tüm insanların eşitliği. Tek bir amaç olacak yalnız: herkes için zenginlik ve ilerleme.


İnsanlık bugün şu almaşıkla karşı karşıya:


Kapitalist anarşi içinde çözülme ve yokoluş, yada sosyal devrimle yeniden doğuş.Karar saati geldi çattı. Eğer sosyalizme inanıyorsanız, bunu göstermenizin zamarn geldi. Eğer sosyalistseniz, eyleme geçmenin zamanıdır.



Tüm ülkelerin pröleterleri, eğer sizleri ortak mücadele içinde birleşrneğe çağırıyorsak, bunu, “Alman ulusu” denen şirket adı altında kendi cinayetlerinin sonuçlarından kaçmağa çalışmakta olan Alman kapitalistleri uğruna yapmıyoruz. Bizim ve sizin adınıza yapıyoruz bu çağırıyı. Düşünün: Ülkenizin muzaffer kapitalistleri, devrimimizi kanla bastırmak için hazır bekliyorlar, devrimimizden kendi ülkelerindeki devrim kadar korkuyorlar. Siz kendiniz, şu sözümona “zafer”le daha özgür olmadınız, tersine daha da köleleştiniz sadece. Eğer hakim sınıflarınız Almanya ve Rusya'daki proleter devrimi boğazlamayı başarırsa, iki kat daha güçlü olarak sizin üzerinize yürüyecekler. Sizin kapitalistleriniz, bizi ve devrimci Rusya'yı yenerek sizi kamçıyla cezalandıracak ve uluslararası sosyalizmin mezarı üzerinde sömürünün bin yıl boyunca sürmesini sağlayacak gücü edinebilecekleri umudundalar.



Bunun için size sesleniyoruz: Savaşın! Davranın! Boş bildirilerin, platonik kararların ve anlamsız sözleri tekrarlamanın zamanı geçti: Enternasyonal için eyleme geçmenin zamanı geldi. Sizleri tekrar sıkıştırıyoruz: Siyasal iktidarı devralmak ve barış için bizimle birlikte çalışmak üzere işçi ve asker konseyleri kurun.


Barış yapmak Lloyd George ve Poincaré'nin, Sonnino, Wilson ve Erzberger'in, yada Scheidemann'm işi değil. Barış, sosyalist dünya devriminin dalgalanan bayrağı altında kurulmalıdır. Tüm ülkelerin proleterleri!


Sizi sosyalist kurtuluş çabasını gerçekleştirmeğe; yozlaştırılan dünyaya insani çehresini yeniden kazandırmağa çağırıyoruz; “Enternasyonal ve insanlık bir olacak!” sloganını gerçekleştitmeğe, ve bunu selamlaşırken kullanılacak bir söz haline getirrneğe çağırıyoruz.



Yaşasın proıeter dünya devrimi!


Tüm ülkelerin proleterleri, birleşin!


Spartaküs Birliği Adına


Karl LİEBKNECHT, Rosa LUXEMBURG


Franz MEHRİNG, Clara ZETKİN


Die Rote Fahne (Berlin) Sayı 10, 25 Kasım 1918[1]



[1] Bu yazı Belge Yayınları'nın çıkardığı "Spartakistler Ne İstiyor? (Siyasi Yazılar)" adlı derlemeden alınmıştır.