2022 1 MAYIS’INA GİDERKEN SOSYALİSTLER NE DİYOR-1


Laborans 22.04.2022

2022 1 Mayıs’ına sayılı günler kaldı. 2021 1 Mayıs’ından bu yana memleketimiz işçi direnişleri ile sarsıldı. İşçi sınıfının insanca yaşama talebi, direniş sloganları Türkiye’nin dört bir yanında duyuldu. Bu ses önce  8 Mart’ta sonra ise Newroz’da yankılandı. Şimdi sıra 1 Mayıs’ta! Şimdi sıra bir adım daha öne çıkmakta!




Biz de 2022 1 Mayıs’ına giderken sosyalistlere iki soru yönelttik. Verilen cevapları ise alfabetik sıra ve iki ayrı derleme ile sizinle paylaşıyoruz.


1-) 2022 1 Mayıs'ı size göre hangi talebin öne çıktığı bir 1 Mayıs olacak?


2-) 1 Mayıs'ta siz hangi alanda olacaksınız?


DEVRİMCİ HAREKET


Ülke ağır bir ekonomik krizin içinde. Türkiye ekonomisinin dışa bağımlı yapısından dolayı 2008 krizinden itibaren ülkeye sıcak para girişinin yavaşlamasının ve 2018 sürecinde de tıkanmaya başlamasının krizin arkasındaki temel neden olduğunu söyleyebiliriz.


Mart ayında açlık sınırı 5 bin liraya, yoksulluk sınırı ise 16 bin liraya yükseldi. Nisan ayı itibariyle doğalgaza yüzde 35 zam yapıldı; böylece 2022’nin başında yapılan zamlarla, yalnızca yılın ilk 3 ayı içinde doğalgaz fiyatları yüzde 68, elektrik ise yüzde 372 oranında yükselmiş oldu. İşsiz sayısı 8,5 milyona yükseldi ve böylece nüfusun yüzde 23’ü işsiz hale geldi.


Kriz koşullarının yol açtığı belirsizliklerin insanları edilgenliğe ittiği, günü kurtarma refleksinin geleceği kurma bilincinin önüne geçtiği bir tarihsel anda, bunun izdüşümü de sayılabilecek bir siyasal iklim ile karşı karşıyayız. Ülkemizde kriz ve dünyada emperyalist yeniden paylaşım mücadelesi ekseninde yaşanan gelişmelere bir de pandemi koşullarının son üç yılda yarattığı çok boyutlu alt üst oluş eklenince, kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi ve müdahale edilmesi gereken yeni bir dünya ve ülke gerçeğinin ortaya çıktığı açıktır. Bugün artık yeni sömürgecilikte bir sürecin yeterince tahkim edildiği bir aşamadayız; kapitalizmin ulaşmadığı bir kör nokta kalmamıştır, sömürgeciliğin ekonomisi de kültürü de kılcallara dek taşınmıştır. Açık faşizm artık sermaye için geçici değil sürekli olarak bir ihtiyaçtır. Bu koşullarda düzen muhalefeti ise oluşturduğu sınıfsal ittifak ve programatik duruşuyla bir “stepne” rolüne hazırlanmaktadır. Öfke ve belirsizliğin pençesindeki halka tarihi belirsiz bir seçimi beklemesi söylenirken sokak, hem iktidar hem de düzen muhalefeti tarafından kriminalize edilmektedir.


1 Mayıs’a işte böyle bir iklimde giriyoruz.


İnsanca yaşayabilme koşullarının giderek daraldığı, yaşamanın ölmemeye indirgendiği koşullarda yapılması gereken 1 Mayıs’ın rejim tarafından çizilen sınırlar çerçevesinde değil emekçilerin ve sınıf mücadelesinin güncel ihtiyaçlarını gözetecek biçimde kutlanmasıdır. Bu da her şeyden önce bize dayatılan yoksulluğa karşı sokakta mücadele etmek demektir. Sokak, gerçekte sandık yani seçim dışındaki mücadele ufkudur; hem alan hem de yöntemdir; bir fabrikada grevdir; bir okulda boykottur; bir mahallede halk meclisidir; bir alanda miting ve bir sokakta fiili durumdur; kavganın uzun menzilli ufku ve diyalektiğidir; mücadelenin birleşikliğinin gereğidir. 1 Mayıslarda meseleyi sadece alan tartışmasına indirgemeyen bir perspektifle sürdürdüğümüz Taksim ısrarımızın sebebi budur; halkın elinden sokağın alınmasına karşı durmaktır.


Bu bilinçle her yıl 1 Mayıs’ta, önümüze çekilen tüm barikatları ve yasak ilanlarını aşıp “Meydanlar halka kapatılamaz” diyerek AKP’nin halka kapattığı, tarihsel direnişin sembolü Taksim’e yürümüştük.


Bu yıl da “Yoksulluk kaderimiz değil” demek için Taksim’de olacağız. 


DEVRİMCİ PARTİ


Yaşadığımız süreç, talep etmenin ya da talepler silsilesi içinden bir ya da birkaçını öne çıkarmanın ötesinde bir kriz, devrimci sıçrayış niteliğinde. Bugün bütün işçi direnişlerine, sokak hareketlerine baktığımızda öznelerin belirli hedefler etrafında bunları kazanmaya yönelik mücadeleleri var. İşçi sınıfı 2022 1 Mayıs'ına giden süreçte çok önemli grev süreçlerini ortaya çıkardı. Aynı şekilde faşist iktidar ve sermaye, işçilerin ekonomik, demokratik haklarının tamamına yönelik başlattığı saldırılarına devam ediyor. İktidar, emperyalist kapitalist sisteme göbekten bağlı bir biçimde girmiş olduğu krizi aşmak adına sömürü politikalarını derinleştirdi. 1 Mayıs'a giden süreçte sınıf mücadelesini nefes alamaz hale getirmenin bir yöntemi olarak şovenizmi yükseltmeye başladı. Göçmenlere karşı yükseltilen ırkçı propaganda ve saldırı girişimleri aynı zamanda bütün mücadele dinamiklerine  karşı  devletin elini güçlendiriyor. Ayrıca Güney Kürdistan'a yönelik işgal harekâtı da AKP-MHP faşizminin iktidarının ömrünü uzatma hamlesidir. Enflasyon karşısında ücret politikaları sınıfı sefalete mahkûm etmek olurken sınıfın örgütlenme eğilimlerinin tamamı sendikal örgütlenme kanallarının dahi mobbing, işçi düşmanı yasa değişiklikleri ile engellenmeye çalışılıyor. Yoksulluk ve işsizlik cenderesinde yaşamaya çalışan işçi-emekçiler bundan kurtuluş yolunu bulamadığı oranda umudunu kaybederek intiharlara yöneliyor. Kadınlar, LGBTİ+lar, gençler ve tüm ezilenlere bu düzen dayatılıyor. Tam da bu yüzden işçi sınıfı, yoksul halklar ve ezilenlerin çıkışı sosyalizmdedir diyoruz. "Umut Sosyalizmde, Halk İktidara!" sloganımızla alanlara çağrı yapıyoruz.


İstanbul’da iki yerde olacağız. Biz, Türkiye işçi sınıfının mücadelesinde simgeleşmiş alanlardan biri olan Taksim'in kazanılmasına işaret ediyoruz. İşçi sınıfı mücadelesi iktidarın yasalarıyla sınırlandırılamaz. Bu açıdan bileşeni olduğumuz Birleşik Mücadele Güçleri ile birlikte Taksim’de olacağız. Yüzlerce demir bariyerle, binlerce polisle, işçilere kapatılan meydanda ezilenlerin iktidarı için “Umut Sosyalizmde” diyeceğiz.


Bununla eş zamanlı Maltepe’de sendikaların çağrısıyla gerçekleşecek olan mitingde yine BMG pankartı arkasında bileşen güçlerimizle “Birleşik mücadelenin” kortejlerini kuracağız.


Son olarak “her yerdeyiz”.


EZİLENLERİN SOSYALİST PARTİSİ


İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs'a sayılı günler kaldı. 1 Mayıs'a, 2021'in son aylarında gelişen zam ve yoksulluk karşıtı kitle hareketi, ocak-şubat aylarında büyüyen işçi grev dalgası, 8 Mart, 12 Mart ve 21 Mart Newroz'la doruğa çıkan politik kitle hareketiyle gidiyoruz.


Kriz nedeniyle işçilerin işten atıldığı, artan yoksulluk nedeniyle ezilen milyonların markete dahi gidemediği, işçi sınıfının düşük ücretlere karşı direnişleri, bir yandan da sendikal örgütlenme hakkı için düzenlediği eylemlerle sendikal bürokrasiye karşı tepkisini dile getirdiği bir dönem yaşanıyor.


Ekonomik kriz ve grevlerin yanı sıra politik islamcı faşist saray rejimi Kürt halkına dönük sömürgeci saldırılarılarını arttırdığı bir dönemde 1 Mayıs'a hazırlanıyoruz.
Devrimci sosyalistler olarak 1 Mayıs'ın kazanılması hedefiyle hazılıklarımızı sürdürüyoruz. Yani, 1 Mayıs'ın kazanılması yakın dönem parolamızdır. Bu yılki 1 Mayıs'ın güçlü bir kitle katılımıyla geçeceğini, biriken toplumsal öfkenin akacağı tarihi bir gün olacağını öngörüyoruz.
Bu koşullarda devrimci sosyalistler olarak, kitlesel ve birleşik bir 1 Mayıs için Maltepe'de düzenlenecek mitinge "Grev, işgal, direniş. Yaşasın 1 Mayıs" şiarıyla katılacağız.
Taksim üzerindeki faşist devlet yasağı, bizler bakımından Taksim'in özgürleştirilmesi meselesi sadece 1 Mayıs için değil politik bir savaşımın konusudur. Taksim'i özgürleştirmek faşizme karşı mücadelede başka bir eşiktir. Bizim için bugün de Taksim'in özgürleştirilmesi mücadelesi önemli bir yerde duruyor. Önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da 1 Mayıs çıkışları olacaktır. En önemli hususlardan birisi ise birleşik bir işçi hareketinin yaratılmasıdır. İşçi sınıfının tekil direnişlerini birleştirmek, politik özgürlüğü kazanmak için 1 Mayıs ve sonrası kazanılmalıdır.


İŞÇİ DEMOKRASİSİ PARTİSİ


2022 1 Mayıs’ında bizce öne çıkması gereken başlıca üç talep var. Bunlardan ilki hayat pahalılığına karşı tüm ücretlere her üç ayda bir gerçek enflasyon oranında otomatik zam yapılması talebi. Kamu hizmetlerine ve temel tüketim maddelerine her gün yapılan zamlar karşısında emekçilerin alım gücü eriyor. Bu erimenin durdurulması için 2022 Ocak ayından bu yana onlarca grev yapıldı ve mücadele verildi. Bu mücadeleleri bu talep altında birleştirebilmeliyiz.


Öne çıkması gereken ikinci talep ise bir İşçi-Emekçi İttifakı’nın kurulmasıdır. Bu ittifakın kurulmasına yalnızca yaklaşan seçimler dolayısıyla ihtiyaç duymuyoruz. Aynı zamanda Türkiye’deki mevcut politik ve ekonomik krizden çıkış noktasında burjuva seçeneklerin karşısında bir işçi-emekçi seçeneğinin de yaratılması gerektiğine inanıyoruz. Emekçi sınıflar kendi çıkarları doğrultusunda, patronlardan siyasal ve örgütsel olarak bağımsız hareket etmelidir. Biz bunu 1 Mayıs bildirimizin başlığında şöyle ifade ettik: “Zamlara, hayat pahalılığına, baskıya ve ayrımcılığa karşı; emekten ve ezilenlerden yana onurlu bir hayat için: İşçi-emekçi ittifakını kuralım!”


Öne çıkması gereken üçüncü talebi “İşçiden, emekçiden ve tüm ezilenlerden yana bir demokrasi için Bağımsız ve Egemen Kurucu Meclis!” şeklinde formüle ediyoruz. Saray rejiminden çeşitli düzen içi reformlarla veya Millet İttifakı’nın “güçlendirilmiş parlamento” önerisiyle çıkamayız. Rejimden gerçek bir kopuş için yeni bir anayasa hazırlayacak olan bir Kurucu Meclis’e ihtiyaç var. Sendikaların, siyasi partilerin, işçi ve emekçilerin, kadınların, LGBTİ+’ların, Kürtlerin ve toplumun tüm ezilen kesimlerinin barajsız seçimler yoluyla dahil olacağı bir Bağımsız ve Egemen Kurucu Meclis talep ediyoruz.


1 Mayıs işçilerin ve emekçilerin mücadele günü olduğu için, 1 Mayıs’ta işçilerin ve emekçilerin olduğu alanda olmayı önemsiyoruz.


Gerekçesinden koparılmış her söylem gibi, Taksim Meydanı talebi de, işçilerin mücadelelerinin bir aracından çok, kendi içinde bir amaca dönüştüğü ölçüde emekçilerin çoğunluğu için dahi önemini yitirecektir. Bizim açımızdan kural şudur: Semboller çok önemlidir. Lakin hiçbir sembol temsil ettiği şeyden daha değerli değildir. Daha değerli kılınmaya başladığı ölçüde temsil ettiği şeyin yerine kendini ikame etmeye başlamış demektir.


Taksim Meydanı neyin sembolüdür? İşçi sınıfının ve emekçilerin mücadele tarihinin bir sembolüdür. Dolayısıyla Taksim Meydanı işçi sınıfının ve emekçilerin çıkarlarına tabiidir. Onun üzerinde ya da ondan daha değerli değildir. Çünkü sınıf mücadelesi açısından hiçbir sembol işçi sınıfının ve emekçilerin çıkarlarının üstüne taşınamaz. Kim bunu yaparsa yanlış yapar.


İDP sembolleri değil, o sembollerin temsil etmeye soyunduğu işçi sınıfının çıkarlarını baz almaktadır.


HALKEVLERİ


2022 1 Mayıs'ı elbetteki 20 yıllık AKP iktidarından bıkıp usananların 1 Mayıs'ı olacak. AKP-MHP faşist iktidarına dönük öfkenin sokağa yansıması olacak bu 1 Mayıs. Çünkü 20 yıllık faşizm ve yoksullaştırma politikalarının geldiği nokta, insanların geçinemiyoruz feryadının sokaklarda yankılandığı bir nokta oldu. Hiçkimse borçsuz değil ve kitlesel bir mülksüzleştirme ve proleterleştirme dalgası hem Türkiye'yi hem de dünyayı etkisi altına aldı. Çiftçiden küçük esnafa, hekiminden fabrika işçisine kadar herkes bundan nasibini almış durumda. Ve artık herkes yoksulluğunun kader olmadığını görüyor çünkü iktidar sahipleri ve yandaş şirketleri korkunç bir lüks ve şatafat içinde halkın gözünün içine baka baka yaşıyor. Toplumun tüm kesimlerinde bu duruma karşı öfke ve hesaplaşma isteği birikmiş durumda. 


Herkes öfkeli, kadınlar öfkeli, yaşlılar öfkeli, işçiler öfkeli, hekimler, kuryeler, eğitim emekçileri öfkeli... Ortaokul çağındaki çocuk kitap parası bulamadığı için, üniversite çağındaki genç gelecekten umudu çalındığı için öfkeli, LGBTİ+lar yok sayıldıkları ve hedef gösterildikleri için öfkeli... 


Elbetteki bu öfkenin yansıtılacağı en ideal meydan Maltepe değildir fakat Türkiye halklarının öfkesini coşkuya ve umuda çevirerek bir araya gelme ihtiyacını da görüyoruz. Bu nedenle bu öfkenin gerçekçi taleplerle 1 Mayıs'ın en kitlesel yaşanabileceği bir meydana taşınması için var gücümüzle çalışacağız. 


Son iki sene 1 Mayıs'ın kapatmalarla yasaklarla geçtiği yıllar oldu. Ve herkes bu iki senede ama en çok da bugün ekonomik krizin en fazla can yaktığı, asgari ücretin açıklandığı gün eriyip pul olduğu, temel ihtiyaçlarımıza her dakika zam geldiği ve her şeyi taneyle, gramla aldığımız, kültür sanat faaliyetinin, kitap okumanın bile lüks haline geldiği zamanda kendini bir biçimiyle ifade etmek, AKP ile hesaplaşmak istiyor. İşte bu 1 Mayıs meydanı AKP'yle hesaplaşmanın alanlarından biri olacak. 


Bütün bir yıl büyük bir umutla izlediğimiz işçi direnişleri alanda yerini alacak, İstanbul Sözleşmesi için, hayatları ve hakları için direnen kadınlar cesaretleriyle alanda yerini alacak, doğanın talan edilmesine karşı kar kış demeden nöbet tutanlar alanda yerini alacak yani bu memlekette kim varsa başka bir düzenin mümkün olduğunu gören ve bunun inşasında yer almak isteyen orada, 1 Mayıs meydanında yerini alacak. Tabii ki bu ülkenin en karanlık zamanlarında her seferinde umudun yeniden filizlendiği toprak olan Halkevleri de gericiliğe karşı laikliğin, faşizme karşı demokrasinin ve eşitliğin, kapitalizme karşı sosyalizmin bayrağını taşımak için 1 Mayıs meydanında olacak.