Artistik Bir Bütün* : Friedrich Engels


Oğuz Cankaya 08.04.2022

    İçinde bulunduğumuz neo-liberal politikaların hakim olduğu dünyamızda düzenin devam edebilmesi, sömürünün katlanarak sürebilmesi için medya, akademi, devletin zor aygıtları gibi unsurlarla kapitalistler birçok gerçeği saklamaya veya çarpıtmaya çalışmaktadırlar. Bu sayede kapitalizmin insan doğasına uygunluğunu, sömürünün normalleştirilmesini, işçileri uysal bir şekilde düzene itaat ettirebileceklerini düşünmektedirler. Bu hedefleri doğrultusunda çarpıtılan ve saklanmaya çalışılan gerçeklerden biri de Marksist teorisyen ve devrimci militan Friedrich Engels’tir.


    Engels’in bugün maruz kaldığı saldırıların pek çok faili ve bu faillerin de benimsemiş olduğu farklı yöntemler vardır.  Kendilerine “Gerçek Marksistler” diyen bazı akademik çevrelere göre Marx’ı çarpıtan ilk kişi olarak Engels gösterilmekte, kendisinin teoriyi mekanikleştirdiğinden dem vurulmaktadır. Engels’in teoriyi mekanikleştirmekle suçlandığı yapıtlarında kanıt olarak Anti-Dühring gösterilmektedir.  Bu iddia sahiplerinin atladıkları veya görmezden geldikleri noktayı ise Tristram Hunt’ın Fraklı Komünist kitabından alıntılayacak olursak : ““Aksine, Anti-Dühring’in arkasındaki bir numaralı itici güç, Marx’tı. El yazmalarını baştan aşağı okudu, ekonomiyle ilgili kısa bir bölüme katkı verdi ve eseri, 1878’de “Alman sosyalizminin gerçek takdiri açısından çok önemli” bir kitap olarak tavsiye etti.””[1]  Yine bu kimselerin iddialarından biri de Engels teoriyi mekanikleştirirken henüz hayatta olan Marx’ın Engels’in bu fikirlerine sessiz kaldığıdır.. Bu iddialarına dayanak olarak ise Engels’in alçaltıcı bir biçimde Marx’ın ve ailesinin geçimiyle ilgilenmesini ortaya sürmektedirler ancak bu iddialarına dönük herhangi bir kanıt öne süremedikleri gibi ikilinin mektuplaşmaları üzerinden aralarındaki ilişkilerin de ne kadar yanlış şekilde ele alındığı açıktır. Şüphesiz Engels dostu Karl Marx’a bir sevgi besliyordu. Sevginin yanı sıra Marx’ın “Kapital” ile uğraşabilmesinin ve mevcut sistemde çarkların nasıl döndüğünün açığa çıkarılmasının devrimci mücadeleye ne denli büyük bir katkı yapacağının da farkındaydı. Kendisi bu amaç için neredeyse otuz yıl sürecek olan  “Ermen & Engels” fabrikasındaki esarete katlanmıştır. Engels’in fabrikadaki son gününü Marx’ın kızlarından Eleanor şu sözlerle aktarmıştır: “Birkaç saat sonra bahçe kapısında onu bekliyorduk. Oturduğu evin karşısındaki küçük tarladan geldiğini gördük. Bastonunu havada sallıyor, şarkılar söylüyordu, yüzü mutluluktan ışıl ışıldı.”[2] Engels’in fedakarlığı sadece bir burjuva olarak yaşamını devam ettirmek zorunda olması değildir. İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu’ndan sonra yaklaşık otuz yıl sosyalist bir ideoloji eseri ortaya koyamamıştır. Oysaki ana akım Marksizm’in önde gelen kavramlarının kullanıldığı bu kitapta 24 yaşındaki Engels’in kavrama yeteneği ve akademik anlamda da çok değerli gözlemleri ön plana çıkmıştır. Ömrünün son yıllarında ilgilenmeye başladığı Doğanın Diyalektiği eseri yine benzer gerekçelerle tamamlanamamış ancak kendisinin vefatının ardından basılabilmiştir. Mektuplarından birinde Marx’a alaycı bir şekilde şöyle yazmaktadır: “Senin için söylemesi kolay tabii; sen sıcak yatağına uzanabilir ve hiç rahatsız edilmeden genel olarak rant sorununu, özel olarak da Rusya’da tarımın koşullarını araştırabilirsin. Bense sert tahta sıranın üstünde, soğuk şarapla otururken, yine birden her şeyi yarına bırakıp şu sıkıcı Dühring’in hakkından gelmeye çalışacağım.”[3]


    “Marx’ı her şekilde idare etme sorumluluğu Engels’i birçok noktada kısıtlasa da onun bu durumdan sızlandığı görülmemiştir. Şimdi gelelim daha önemli bir soruya. Engels neden böyle bir saldırının hedefi konumunda? Bu sorunun tabi ki tek bir yanıtı yok. Sırasıyla gidecek olursak ilk olarak ele alacağımız husus Marksizm’in bugünkü ele alınışı olacaktır. Birçok disipline –sosyoloji, antropoloji, ekonomi, siyaset, felsefe- baktığımızda Karl Marx’ın adını görebiliriz. Marx, eklektik biçimde ele alınarak bütüncül yapısı tahrif edilmekte, Marksist teori Marx’ın şahsında toplanmaktadır. Burjuva akademisyenleri Marksizm’in içinde bulunan, önemi defalarca teorisyenleri Karl Marx, Friedrich Engels, Vladimir İlyiç Lenin vd.  tarafından yinelenen devrimci etkiyi yok edebilmek için bu yola başvurmaktadırlar. Bunu gerçekleştirirken de Lenin’in zaten adı geçmezken Engels ise kasti bir biçimde yok sayılmakta, bir nevi sessizlik içerisinde unutturulmakta veya belirli polemikler içerisinde yersiz iddialarla suçlanmaktadır. Bu haliyle Marksizm’i, sınıf siyasetinden bağlantısı kopuk, pratikte hiçbir etkinliği olmayan bir çeşit entelektüel gevezeliğe dönüştürmeye çalışmaktadırlar. Oysaki kıyısından köşesinden dahi olsa Marx, Engels okuyan insanlar bilir ki her durumda eserlerinde pratiğin önemini vurgulamışlar, teoriyle pratiği birbirinden ayırmak şöyle dursun karşılıklı etki ile birbirlerini daima beslediklerini ifade etmişlerdir. 1848-49 ayaklanmalarının ateşli savaşçıları için salt soyut çıkarımlar yapmak yeterli olamazdı, olmamıştır da. Konuya dair kendilerine başvuracak olursak “Filozoflar dünyayı yalnızca değişik biçimlerde yorumladılar, sorun onu değiştirmektir.”[4] demişler ve bunun altını doldurabilmek için her türlü mücadeleyi göstermişlerdir.  Vladimir İlyiç Lenin ise konuya dair şu ifadeleri kullanmıştır: “Marx ve Engels'in kendilerinin etkinliklerinde 1848-49'un yığınsal devrimci savaşımına katıldıkları dönem, merkezi bir nokta olarak öne çıkar. Farklı ülkelerdeki işçi hareketinin ve demokrasinin gelecekteki biçimini belirlerken, bu, onların hareket noktası olmuştur. Farklı sınıfların esas niteliğini ve eğilimlerini en çarpıcı ve en saf biçimde belirlemek üzere, her zaman bu noktaya dönmüşlerdir.”[5] Marksizm’in teorisyenlerinden gerçekleştirdiğimiz alıntılarda görüleceği üzere teorinin pratikten ayrılamayacağı, bunu işaret eden her türden görüşün sapma olduğu net biçimde ortaya çıkmaktadır.


    Engels’e dönük bir diğer suçlama ise reformist olduğu yönündedir. ”Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD), 1890 seçimlerinde %20 oy oranıyla üç yıl önceki 1887 seçimlerine göre oylarını iki katına çıkarmıştır.”[6] Bu gelişmeleri gören Engels mevcut durumda illegal mücadele yöntemleri yerine seçimler aracılığıyla da Almanya’da sosyalistlerin iktidara gelebileceğini düşünmüştü lakin bu durum çarpıtılarak SPD’nin ilerleyen yıllarda göstermiş olduğu reformist politikalar nedeniyle Engels suçlanmıştır. Engels, Lafargue’a yazdığı mektubunda tutumunu, “Ama bu taktikleri yalnızca bugünün Almanyası için salık veriyorum, üstelik beraberinde birçok çekinceyle…”[7] diyerek ifade etmişti. Daha sonra bu mektubuna şöyle devam etmiştir: “Bu tür taktikler Fransa’da, Belçika’da, İtalya’da, Avusturya’da bir bütün olarak uygulanamaz. Almanya için de pekala yarın uygulanabilir olmaktan çıkabilir.” Buradan da anlaşılacağı üzere Engels o anda Almanya’daki özgül koşulları diyalektik materyalizm anlayışına göre yorumlamış ve buna dönük bir yol haritası çıkarmıştır. Onun tek gayesi proletarya diktatörlüğünü kurmaktı. Mevcut koşullar göz önünde bulundurularak hangi yöntemle hedefe daha çabuk ulaşılacaksa onu tercih etmesi de gayet doğaldır. Yine aynı Engels’in, 1870’lerin başında SPD’nin sağ kanadına dönük olarak söylemiş olduğu şu sözlere bakacak olursak: “Düşmanların darbeleri önünde eğilip bükülmek yok; birçoklarının yaptığı gibi, inanınız ben zararlı bir şey yapmadım diye ağlayıp zırlamak yok. Yumruğa yumrukla karşılık vermek, düşmanın her bir yumruğuna karşı iki üç yumruk atmak. İşte bizim taktiğimiz daima böyle olmuştur ve böylece ben inanıyorum ki hasımlarımızdan her birinin hemen en iyilerini tarafımıza çekmişizdir.”[8]  1848-1849 isyanlarının doğrudan katılımcısı olarak hayatının hiçbir döneminde mücadele etmekten çekinmeyen “General”in yirmi yıl içerisinde böyle köklü bir değişim yaşadığını iddia etmek en hafif ifadeyle art niyet göstergesidir.


    Marx hayattayken kendi ifadesiyle “ikince keman” rolünü üstlenen Engels, ölümünün ardından dünya sosyalistlerinin başvuru adresi haline gelmişti. O dönemler hakkında Lenin şu ifadeleri kullanmıştır: “Marx’ın ölümünden sonra Engels, Avrupa sosyalistlerinin danışmanı ve önderi olmayı tek başına sürdürdü. Onun öğüt ve direktifleri, aynı ölçüde, hükümetin zulmüne karşın, hem güçleri hızla ve durmadan büyüyen Alman sosyalistleri tarafından, hem de ilk adımlarını iyi düşünmek ve tartmak zorunda olan İspanyol, Romanyalı ve Ruslar gibi geri kalmış ülkelerin temsilcileri tarafından tutuluyordu. Bunların hepsi, yaşlı Engels'in zengin bilgi ve deneyim hazinesinden yararlanmışlardır.”[9]  İlerlemiş yaşına rağmen dünya sosyalistlerine rehber olabilmek adına elinden gelen mücadeleyi göstermiştir. Marx’ın vefatından 6 yıl sonra, Fransız Devrimi’nin tam yüzüncü yılında 14 Temmuz 1889’da İkinci Enternasyonal kurulmuştur. 1893 yılında Avrupa sosyalistlerinin durumunu yerinde gözlemek amacıyla birçok kente ziyaretler düzenlemiştir.  Bu ziyaretlerin son durağı o esnada İkinci Enternasyonal’in kongresinin düzenlendiği Zürih’tir. Bu kongrede 12 Ağustos’ta kapanış konuşmasını yapmak için salona geldiğinde alkışlarla karşılanmıştır. Engels kendisine dönük yoğun ilgiye karşılık yaptığı konuşmada onu tanımayanları şaşırtacak şu ifadelere yer vermiştir:  “Bu beklenmedik muhteşem karşılamayla beni çok duygulandırdınız; teveccühünüzü şahsım adına değil, portresi burada asılı duran bu büyük adamın ortağı olarak kabul ediyorum.”[10] Böyle bir anda dahi dostunu ve dostunun mirasını unutmamıştır. Neo-liberal politikalar altında işçi sınıfının ezildiği bugünlerde biz sosyalistlere düşen görevlerden biri de Engels’i ve Engels aracılığıyla Marksizm’in sınıf ile olan bağını unutmadan devrim perspektifiyle mücadeleyi sürdürmektir. Kapitalizm kendi doğası gereği belirli dönemlerde krizlerle karşı karşıya kalsa da işçi sınıfının kurtuluşu ancak kendisinin vereceği mücadeleyle gerçekleşecektir. Karl Marx ve Friedrich Engels yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.




[1] Hunt, T. (2018). Fraklı komünist. İletişim Yayınları

[2] Stepanova, Y. (1994). Friedrich Engels. Yurt Kitap Yayın

[3] Hunt, T. (2018). Fraklı komünist. İletişim Yayınları

[4] Marx K & Engels F. (2018). Alman ideolojisi. Sol Yayınları

[5] Lenin, V. (2006). Marx Engels Marksizm. Sol Yayınları

[6] Yılmaz N. (2013). Weimar Dönemi ve Öncesinde Meydana Gelen Siyasi Çekişmeler ve Ekonomik Krizlerin Alman Sosyal Demokrat Partisi Bağlamında Bir Değerlendirmesi. Sosyal Bilimler Dergisi, 15(1), 77.

[7] Hunt, T. (2018). Fraklı komünist. İletişim Yayınları

[8] Stepanova, Y. (1994). Friedrich Engels. Yurt Kitap Yayın

[9] Lenin, V. (2006). Marx Engels Marksizm. Sol Yayınları

[10] Hunt, T. (2018). Fraklı komünist. İletişim Yayınları